Amasya Genelgesi üzerinden günümüzün fotoğrafı…

 

 

            Amasya Genelgesinin yayınlanmasının üzerinden 89 yıl geçti. Mustafa Kemal’in hazırladığı ve Ali Fuat Paşa, Rauf Orbay, Refet Bele tarafından da onaylanan genelgeye Kazım Karabekir Paşa’da destek vermiştir.

            21- 22 Haziran gecesi kabul edilen genelge metni ertesi gün tüm yurda telgraflar ile iletilmiştir.

Amasya genelgesinin maddelerine baktığımızda, genelgenin milli mücadele programı olduğunu görürüz. Mustafa Kemal genelge ile; milli mücadelenin gerekçesini, amacını ve yönetimini ilan etmiştir.

Amasya Genelgesinin ilk maddesi ülkenin o dönem içinde bulunduğu durumu izah etmektedir.

“Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir” tespitinin yapıldığı ilk madde aslında, Mustafa Kemal’in NUTUK adlı eserinde dile getirdiği, 19 Mayıs 1919’da memleketin genel durumunun tek cümle ile özetidir.

Mondros sonrası vatan toprakları işgal edilmiş, ülkeyi yönetenler ise kendi çıkarlarını işgalcilerin çıkarları ile birleştirmiştir!

Nitekim Amasya genelgesinin ikinci maddesi ile bu durum ortaya konulmaktadır. “İstanbul Hükümeti üzerine almış olduğu sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok olmuş gibi gösteriyor.” !!!

Mustafa Kemal ve arkadaşları Amasya genelgesi ile, vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlikede olmasından işgalciler kadar ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenmiş olan Osmanlı yönetimini de sorumlu tutmaktadır.

Peki, bu durumdan çıkışın formülü nedir?

Mustafa Kemal bunu Amasya genelgesinin üçüncü maddesinde ifade eder. Der ki Mustafa Kemal, “milletin bağımsızlığını, yine milletin istek ve kararı kurtaracaktır.”

            89 yıl önce yayınlanan Amasya Genelgesi ile Mustafa Kemal Türk halkına kurtuluşun yolunu işaret etmektedir.

89 yıl sonra günümüze geldiğimizde ise, yine o eski fotoğraf ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.

Dün olduğu gibi bugün de ne yazık ki, vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir.

Sevr benzeri haritalar ortalıkta dolaşmaktadır.

Ülkemiz siyasi, askeri, ekonomik, mali ve kültürel olarak dışa bağımlı hale getirilmiştir. Bu bağımlılık hâli Mustafa Kemal’in tan bağımsızlık anlayışı ile uyuşmamaktadır.

Neredeyse ülke Ankara’dan yönetilir olmaktan çıkarılmaktadır. Siyaseti AB-D, ekonomiyi İMF kontrol eder hale gelmiştir.

“Uyum programları”, “niyet (diyet) mektupları” ile bütünlüğümüzün ve bağımsızlığımızın her geçen gün daha çok tehlikeye girdiği bir gerçektir.

            89 yıl önce olduğu gibi bu günde hükümetler üzerlerine aldıkları sorumlulukların gereğini yerine getirememektedirler!

Memleketin dâhilinde iktidara sahip olanların, GENÇLİĞE HİTABE de ki gibi bir durumda oldukları görülmektedir.

            89 yıl önce olduğu gibi günümüzdeki fotoğraf da iç açıcı değildir. Yaşadığımız pek çok olay ile 89 yıl önce yaşananlar arasında paralellikler kurmak olanaklıdır.

O halde çözümü de yine 89 yıl önce Mustafa Kemal’in çözümünde aramak gerekiyor.

Günümüzdeki ekonomik, siyasal, kültürel, etnik, dinsel temelli saldırılara karşı, ülkemizin bölünmez bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını sağlamak için çıkar yol vardır.

            “Milletin bağımsızlığını yine milletin istek ve kararı sağlayacaktır.” Tek eksiğimiz doğru önderliktir

HİLMİ TAŞKIN

hilmi.taskin@mynet.com